Merhaba, ben john. Size başımdan geçen birkaç hikaye anlatacağım.
Birincisi:
Yaz aylarının sonlarına doğru, evimden 1200 km uzakta bir kamptaydım. Yanımda tanımadığım insanlar vardı. Ve onlarla kaynaşmaya, tanımadığın insanlarla beraber kamp yapmaya, anlaşmaya çalışıyorduk. Yağmurlu bir günde eve gitmek için dışarı çıktık, aracımıza bindik ve 4 kişi beraber eve doğru yol aldık. Issız uçsuz bucaksız ormanların içinden geçiyorduk. Aracımız bir kaza yaptı. Ve uçurumdan aşağı uçtuk. 2 araç ilerlediği için diğer araçtakiler bizim nereye gittiğimizi göremediler. Ben ve bir kadın daha vardı. Yaşı benden oldukça büyüktü. Ben 18 yaşımda bir gençtim, o ise 28 yaşındaydı. Boyu ortalama, yüzü çok güzel ve vücudu ise mükemmeldi. Benimle pek iyi geçinemezdi, çok ukala birisiydi. Hatta genelde kavga ederdik ama bugün ayrılacağımız için mutluydu. Ben onun hakkında çok fazla müstehcen şeyler düşünüyordum. Özellikle saçları hakkında. Hafif kıvırcık ve çok fazla uzun, gür saçlara sahipti. Kalındı ve ayrıca. Genelde toplu gezerdi o yüzden dizlerinin bir tık altına kadar inen saçlarını göremezdik. Ve hafif kahverengi rengindeydi. Hiçbir zaman ona dokunamadım. Aşağı uçtuğumuzda onu tutup kaldırdım ve araçtan dışarı çektim. Hemen güvenli bir alana ilerlemek isterken kayboldum. O hala baygındı. Kucağımda iken, bir elim onun kafasında iken diğer elim onun bacaklarını tutuyordu. Kafasındaki kocaman topuza elim değdiğinde azıyordum. Bu zamanda bile azabilen bir insandım. Aslında doğayla iç içe bir insan olduğum için bu durum beni hiç korkutmadı. Bir kulübe buldum. Terkedilmişti. İçine girdiğimde sadece soba vardı.
Uçurum çok dik olduğu için onun yarası varmı diye kontrol etmek için çantamdan makasımı çıkardım ve kıyafetlerini kestim. Hiçbir yarası yoktu. Ve ben onun kıyafetlerini kontrol ederken uyandı. “Napıyorsun be?!” “Çek ellerini üzerimden!” Diye bağırdı. Sonra olayı kavrayıp sustu. Bir köşede oturmaya gitti. Ben dışarı çıkıp etrafı kontrol ettim. Çantamı içeride unutmuştum. Ve bu güvenliksizdi. İçeri girdiğimde çantama dair bir iz bile yoktu.
Koşarak dışarı çıktım. Onu aradım ve gördüm, koşuyordu. Peşinden koştum. Bu gibi durumlarda çantanız çok önemlidir. Onun çantası camdan fırlayarak kaybolmuştu kaza anında. Ben hızlı koşup onu yakaladım. Saçlarından tutup kulübeye götürdüm ve “Demek beni burada ölüme terk edecektin ha!” Dedim ve pantolonumu indirdim. Onun kıyafetlerini çıkardım ve biraz siktim. Saçları ıslanmıştı. Tam tıraş edilmelik bir durumdaydı. Makinem yoktu ama makasla onun tüm saçlarını kesebilirdim. Hemen kafasındaki topuzu tuttum, ağlıyordu. “Yapma! Lütfen yapma!” Cezasını almak zorundaydı. Topuzunu açarak sikime doladım ve kesmeden önce birkaç dakika sakso çektirdim. Onun anal bölümüne boşaldıktan sonra saçlarını kökünden kesmeye başladım. Kulübe küçücük olduğu için zeminin tamamı uzun, kıvırcığımsı, kalın, kahverengi saçlarla dolmuştu. Kafasında çok az bir saç kaldı. Onlara dokunmadım. Ağlıyordu. “Merak etme saçlarının tıraş edilmesi boşuna olmayacak. Kulanacağız.” Kesilmiş saçlarını zorla ördürdüm. Ve bir ip yaptım. Halatımız camdan uçup gittiği için bir halata ihtiyacımız vardı. Burası dağlık ve engebeli olduğu için birbirimize bağlanmamız gerekiyordu. Saçlarını uzun bir iplik yaptığında onu kendime bağladım ve daha rahat şekilde kurtulduk.
Bir diğer hikaye..
En sevdiğim kuzenimle birlikte yaşamaya başlamıştık. Ben ona aşıktım, ama o benden büyüktü. Ve asla bana bakmazdı. İlk ayımız sakin geçti. Herşey tıkırındaydı. Ama diğer ay, azgınlık seviyem çok yükseldi. Ve zaten onun götünü arzuladığım zaman diliminden bir tık daha fazla arzulamaya başladım. Gece beraber uyurduk her zaman. Ve uyku haliyle bazen arkasını bana döndüğünde sikim ona çarpardı. Ama bunu pek hissetmezdim. O da uykuluydu, bende. Kuzenim uzun boylu, beyaz tenli, saçları yere kadar uzanıyordu ama hiç kırık yoktu neredeyse. Dalgalı ve koyu kahverengi saçlara sahipti. O kadar fazlaydı ki açtığında vücudu gözükmüyordu. Ama neden bıkmıyordu? Bunu hiç bilmiyordum. Bir gece yatakta uzanırken at kuyruğunu tuttum ve incelerken “Sıkmadı mı bu kadar saç?” Diye sordum. “Hayır saçlarımı çok seviyorum.” Diye cevap verdi. Ertesi gün yine uyurken onun derin uykuya dalmasını bekledim. O kadar sıcaktı ki altında sadece iç çamaşırları vardı. Bendede aynı şekilde. Sikim dimdik olmuştu. Arkasını bana döndüğünde onun götüne sokmak için bekliyordum. Arkasını döndüğünde saçları altında kaldığı için kaldırıp bana doğru attı ve saçları yüüzme geldi. Tüm yüzümü o güzel saçlar kaplıyordu. Saçlarını yüzümden çektim ve sikimi elime aldım. İç çamaşırını indirip götüne biraz sürttüm. Huylandı ve elini götüne doğru attı. Bugünlük bu kadarı yeterli diye düşündüm. Sonuçta uyanabilirdi. Saçları at kuyruğu olduğu için biraz da saçlarıyla ilgilenmek istedim. Sikime sarıp mastürbasyon yaptım. O sırada kendimi tutamayıp sikimi onun ağzına soktum ve at kuyruğunu sıkıca tutup ileri geri hareket ettirdim. Ağzına boşaldım, uyanmıştı çoktan ve şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu birkaç saniyede olsa. Kafası basmaya başlayınca beni kendisinden uzaklaştırdı. “NE YAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN?”
“Özür dilerim, sadece kendimi tutamadım. Sana aşığım ve seni sikmek istiyorum.” Dedim. Saçlarını açtı ve tekrar topladı. Yatakta oturuyordu. Bende ayakta bekliyordum. Sikimin dimdik olduğunu gördü. Yaklaşık 25 santimetreydi. Ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Saçlarını eline aldı ve bana uzattı. “Saçlarımdan tutup beni sikebilirsin. Bende seni seviyorum.” Dedi. Saçlarını tutup sikmeye devam ettim. Seks bitince salona gitti. Bende lavaboya gidip bir makas aldım. Tüm saçlarını kesmeyi planlıyordum. Delirmiş gibiydim. Saçlarını kesip onun ağzına sokmak istiyordum. Fantazilerim beni ele geçirmişti. Makasla ona doğru yürüdüm. Arkası dönüktü. At kuyruğu aşağı doğru düşmüştü. Tokanın olduğu kısıma geçirdim makası ve kafasının önüne geçip, hareket etmesin diye ağzına sikimi soktum. Zorla saçlarını at kuyruğundan kesmeye çalışıyordum. Hareket etmeye çalışıyordu ama durduruyordum. Saçları o kadar fazlaydı ki bir dakika boyunca zar zor kesebildim. Omuz hizasında saçları kaldı. At kuyruğunu onun ağzına yerleştirdim ve ellerini bağladım. Gidip bir makine aldım ve kafasını tıraş etmek için bir elimle saçlarını geriye doğru çektim. Kafasının ortasından başlayıp tüm heryerini tıraş ettim. Kaşlarını da ve amını da. Tamamen kılsız bir vücut oldu. Kesilen saçları saklamak için biryere gizledim. Kuzenim ağlıyordu. Ama bundan sonra saçları her uzadığında tıraş edecektim.
Başımdan geçen bir diğer olay ise:
Annem her zaman evde saçlarını keserdi. Babamın saç fetişi olduğu için saçlarını bu aralar hiç kesmedi. Tüm saçları yerli yerinde, beline kadar çok hafif kıvırcık bir şekilde duruyordu. Bizim evde saç kesme makası yoktu ve sadece tıraş makineleri vardı. Annem saçlarını hep topuz yapardı, birgün saçlarını açık bıraktı ve öyle kaldı evde. Çok dikkatimi çekiyordu. Dokunmak istiyordum. Hatta tıraş etmek. Yanıma gelip “hey, Alan. Sence saçlarım kırılmış mı?” Diye sordu. Ben ise “şöyle otur bakayım” dedim. Önümde oturdu ve arkasını döndü. Saçlarını elimle bir at kuyruğu yaptım. Telefonuna bakıyordu ve dalmıştı. Sikim dimdik olmuştu. Saçlarıyla oynamaya başlamıştım. Şuan bir makine olsaydı kafasını tıraş ederdim. “Hayır saçlarında kırık yok” dedim ve kalktı, telefona bakarak uzaklaştı. Üzerinden birkaç ay geçti. Daha fazla öyle olay yaşamadım. Birgün annem telefonda birisiyle konuşurken duydum, ve bir tedavi için saçlarını tıraş etmesi gerektiğini söyledi. Daha sonra bana seslendi “Alan? Burada mısın?”
“Evet buradayım, ne oldu?” Diye heyecanla cevap verdim. “Babanın tıraş makinesini nereye koyduğunu biliyor musun?” Diye sordu. Babam yurt dışında olduğu için iletişim kurması zor oluyordu, vakti fazla olmuyordu. Eve neredeyse hiç gelmezdi. O yüzden benden saçlarını kazımamı isteyeceğini düşündüm. “Kafamı tıraş edicem, o yüzden lazım. Bulduğunda salona gel.” Dedi. Heyecanla makineyi aldım ve salona gittim. Saçlarını topuz yapmıştı. “Saçlarını açıyorum.” Dedim ve topuzunu tutup açtım. “Oha” dedim içimden, bir kaç ayda belinden, yere kadar uzanmıştı. Annemin saçlarının rengi siyahımsı bir renk olduğu için çok dolgun ve hacimli gözüküyordu. Aslan yelesi gibi. “Aslan yelesi gibi olmuş.” Dedim. “Tüm kafamı tıraş etmeni istiyorum.” Dedi. Çok heyecanlandım, elim ayağım titriyordu. Sikim dimdik olmuştu. Arkas bana dönüktü, saçlarını tutup biraz ıslattım ve taradım. “Tüm bu saçları ne yapacaksın?” Diye sordum. “Belki saklarız, olmaz mı?” Dedi. “Olmaz.” Dedim. Aslında ben kendime almak istiyordum. O kadar fazla saç vardı ki bunları kestiğimizde tüm sene mastürbasyon yapmaya yeterli olurdu. “Anne.” Dedim. “Efendim Alan?”
“Saçlarınla biraz oynayabilir miyim?” Diye sordum. “Cinsel şeyler olmayacaksa, olur.” Dedi. “Anne, lütfen. İzin ver biraz cinsel şeyler yapayım.” Dedim. “Peki tamam, ama sadece saçlarıma, tamam mı? Sikini götüme, amıma veya ağzıma sokmaya çalışırsan seni öldürürüm.” Dedi. Saçlarını tuttum. Sikime sürterek mastürbasyon yaptım. İyice boşaldım. Saçlarını tekrar yıkadım. “Hey.. Alan..” dedi bir anda. “Bana müstehcen şeyler yap.” Dedi. Şok oldum. Ama istemsizce sikimi onun amına sokmak istiyordum. Hemen onun çamaşırlarını çıkardım. Sert bir sikiş döndü. Götüne ve ağzına da boşaldım. “Bu iş çok uzadı. Kafamı tıraş et artık.” Dedi. Makineyi çalıştırdım. Saçlarını at kuyruğu yapıp ağzıma aldım ve yukarı doğru çektim. Kafasının tamamını tıraş ettim ve saçları sikimin üstüne koydum. ” Saçları kendime alıyorum. Mastürbasyon yapacağım. ” Dedim.
“Alan.. saçlarım her uzadığında lütfen kafamı sen tıraş et. ” Dedi. Memnuniyetle kabul ettim. “Alan, bu tıraş bana saçlarımı topuzumdan kestiğim zaman gece kalkıp saçlarıma mastürbasyon yaptığın zamanları, ve gece yatağımda yatarken götüme sikini sürtmeni aklıma getiriyor. ” Dedi. Çok şaşırdım. Meğersem herşeyden haberi varmış. Bu kadardı hikayemiz. Devamı gelecek.